Diyetle Triptofan Alımı Duyguyla İlişkili Dürtüselliği Azaltıyor!

Araştırmalar, Duyguyla İlişkili Dürtüselliğin Bipolar Bozukluk, Borderline Kişilik Bozukluğu ve Majör Depresif Bozukluk gibi çeşitli psikopatolojilerle güçlü bir şekilde ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu bulgular, serotonerjik sistem fonksiyon bozukluğunun bu durumla bağlantılı olduğu düşüncesiyle kritik öneme sahiptir ve Triptofan, Serotonin sentezi için esansiyel bir öncüdür. Bu yazıda, diyetle Triptofan alımı ile Duyguyla İlişkili Dürtüsellik arasındaki ilişkiyi inceleyen bir araştırmanın bulguları ve klinik uygulamalara yönelik yansımaları değerlendirilecektir.

Araştırma Bulguları

Duyguyla İlişkili Dürtüsellik, yoğun duygusal anlarda sonradan pişman olunacak şeyler söyleme veya yapma eğilimi olarak tanımlanmaktadır. Bu tür impulsivitenin, merkezi sinir sistemi serotonerjik sisteminde bir işlev bozukluğu ile ilişkili olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır. Serotonin (5-HT) sentezi, esansiyel bir amino asit olan Triptofanın (TRP) diyetle alımına ve kan-beyin bariyerini geçme yeteneğine bağlıdır. Yapılan pilot çalışmada, 25 sağlıklı üniversite öğrencisi üzerinde Duyguyla İlişkili Dürtüsellik ile diyetle triptofan alımı arasındaki ilişki incelenmiştir.

Katılımcıların altı günlük besin alımları ve egzersiz kayıtları analiz edilmiş ve impulsivite düzeyleri Üç Faktörlü İmpulsivite Endeksi (TFI) ile değerlendirilmiştir. Korelasyon analizleri, yüksek Triptofan alımının TFI'nin iki alt ölçeğinde, yani "Duyguların Yaygın Etkisi" ve "(Eksik) Takip Etme" skorlarında anlamlı ölçüde düşük puanlarla ilişkili olduğunu göstermiştir. Bu bulgular, Duyguyla İlişkili Dürtüselliğin serotonerjik indekslerle, sadece beslenme alışkanlıkları dikkate alındığında bile ilişkili olduğunu desteklemektedir.

Mekanizmalar ve Fizyolojik Etkiler

Triptofan, insan vücudu tarafından sentezlenemeyen esansiyel bir amino asittir ve diyetle alınması gerekmektedir. Serotonin sentezinin temel öncüsü olan Triptofan'ın beyne ulaşması, kan-beyin bariyerini geçmesini gerektirir. Bu süreçte Triptofan, Valin, Tirosin, Fenilalanin, Lösin ve İzolösin gibi diğer Büyük Nötral Aminoasitler'le (LNAA'lar) aynı taşıyıcı proteinler (LAT1) için rekabet eder. Bu nedenle, sadece yüksek Triptofan içeren gıdaların tüketimi değil, aynı zamanda Triptofan/LNAA oranı da beyin serotonin düzeyleri üzerinde daha etkili olabilmektedir.

Araştırmalar, diyetle Triptofan alımının farmakolojik veya besinsel müdahaleler yoluyla artırılmasının bilişsel ve ruh hali faydalarıyla ilişkili olduğunu göstermiştir. Bu etkiler, periferik ve merkezi serotonin sentezindeki artışın yanı sıra nörogenez ve plastisite üzerinde etkili olan nörotrofik faktörlerde (BDNF ve IGF-1) artışla açıklanabilir. Triptofanın serotonine dönüşümünde B6 ve B12 vitaminleri gibi ko-faktörler de önemli rol oynamaktadır. Ayrıca, egzersizin serotonerjik fonksiyonu etkilediği, hem dallı zincirli amino asitlerin katabolizmasını uyararak hem de serotonin salınımını artırarak bu sürece katkıda bulunduğu bilinmektedir.

Klinik Uygulamalar

Bu çalışma, diyetle Triptofan alımının Duyguyla İlişkili Dürtüsellik üzerindeki potansiyel etkisine dair önemli öncül kanıtlar sunmaktadır. Bulgular, diyetisyenlerin danışanlarının beslenme alışkanlıklarını değerlendirirken Triptofan ve diğer LNAA'ların oranını dikkate almalarının önemini vurgulamaktadır. Özellikle Duyguyla İlişkili Dürtüsellik eğilimi gösteren bireylerde, Triptofan açısından zengin gıdaların (örneğin soya fasulyesi, kabak çekirdeği, tam yumurta) yeterli ve dengeli bir şekilde diyete dahil edilmesi faydalı olabilir.

Ancak, diyetle alımın karmaşık metabolik süreçleri ve bireysel farklılıklar göz önüne alındığında, bu bulguların klinik uygulamalara yansıması için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Diyetisyenler, bireyselleştirilmiş beslenme yaklaşımları geliştirirken bu tür besin-beyin ilişkilerini göz önünde bulundurarak, danışanlarının mental sağlıklarını desteklemeye yönelik stratejiler geliştirebilirler. Triptofan takviyelerinin impulsif/dürtüsel kişiler üzerindeki potansiyel faydaları da gelecekteki araştırmaların önemli bir odak noktası olabilir.

Sınırlılıklar ve Gelecek Araştırma Alanları

Mevcut pilot çalışma, bazı sınırlılıklara sahiptir. Katılımcı sayısı (N=25) nispeten düşüktür ve bu durum bulguların genellenebilirliğini kısıtlamaktadır. Katılımcıların diyetle triptofan alımları, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yönergelerini en az %50 oranında aşmıştır, bu da eksik alımın etkilerini değerlendirmeyi zorlaştırmaktadır. Ayrıca, besin alımları öznel gıda günlükleri aracılığıyla kaydedilmiş olup, bu da hatalı raporlama potansiyeli taşımaktadır. Plazma triptofan düzeyleri gibi biyolojik testlerin eksikliği, diyetle alım ile merkezi sinir sistemi serotonin düzeyleri arasındaki doğrudan ilişkiyi tam olarak ortaya koyamamaktadır.

Gelecek araştırmalar için önemli hedefler bulunmaktadır. Daha büyük örneklemlerle ve daha rafine yöntemlerle bu bulguların doğrulanması gerekmektedir. İmpulsivitenin/Dürtüselliğin objektif davranışsal indekslerinin ve erken advers olayların incelenmesi, daha bütüncül bir model oluşturulmasına katkı sağlayabilir. Vegan ve vejetaryen diyetler gibi farklı diyet biçimlerinin Triptofan oranlarını nasıl etkilediği ve impulsivite üzerindeki potansiyel etkileri araştırılmalıdır. Triptofan takviyeleri kullanılarak yapılacak deneysel çalışmalar, Triptofan dengesini doğrudan değiştirerek daha net sonuçlar sunabilir. Serotonerjik sistemin karmaşık yapısı ve diğer nörotransmitter sistemlerle etkileşimleri göz önüne alındığında, Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) gibi nörobiyolojik yöntemlerle yapılan çalışmalar bu etkileri daha detaylı anlamamıza yardımcı olacaktır.


Kaynak

Javelle F, Li D, Zimmer P, Johnson SL. Dietary intake of tryptophan tied emotion-related impulsivity in humans. International Journal for Vitamin and Nutrition Research. 2021 Jan;91(1–2):69–76. doi: 10.1024/0300-9831/a000608.